19 Ekim 2007 Cuma

Enderun Mektebi

Osmanlı Devletinde XV. yüzyıl ortalarından itibaren medrese dışında en önemli resmi eğitim kurumu niteliğini Enderun Mektebi taşır. Daha ziyade mülki ve askeri idarecilerin yetiştirildiği bu mektep, Osmanlı merkez ve taşra bürokrasisine gerekli insan gücü kaynağını oluşturmak için kurulmuştur.
Bu vasfı ile resmi Osmanlı ideolojisi veya zihniyetinin öğretilip geliştirildiği temel eğitim birimini teşkil ettiği gibi idari ve siyasi hedeflerin belirlenmesindede, devletin ana kurumlarının işleyişinde önemli bir yere sahip olmuştur. Enderun'un II. Murad veya Fatih Sultan Mehmed dönemlerinde açılmış olduğu şeklinde iki ayrı görüş ileri sürülmekteyse de II. Murad zamanında Edirne Sarayında teşkil edildiği, ancak gerçek teşkilatına Fatih döneminde kavuştuğu söylenebilir.
Fatih Sultan Mehmed zamanına kadar devlet idaresinde hüküm ve nüfuz Türk vezir ve beylerinin ellerinde iken daha sonra II. Murad zamanından itibaren devşirmeden yetişen devlet adamları yönetimde etkin hale geldiler. Hatta 1444'de Edirne - Segedin muahedesini müteakip II. Mehmed'in birinci defa ki hükümdarlığında Rum aslından olan Zaganos Paşa, fazla yüz bulması üzerine bu durumun padişahla kendisi arasına girmesini tehlikeli bulan vezir-i azam Çandarlızade Halil Paşa diğer devlet erkanıyla anlaşarak II. Murad'ı Varna seferine getirip daha sonar tekrar hükümdar ilan etmişlerdir. Fakat İstanbul'un fethini müteakip Halil Paşa öldürülüp diğer Türk beyleri iş başından uzaklaştırılınca meydan devşirmeden yetişmiş olanlara kalmış ve bundan sonra tam manasıyla Osmanlı saltanatı başlamıştır.
Enderun, devletin kadrolarını yetiştiren bir okul niteliğinedir. Vezir-i azamlar, vezirler, ordu ve donanma komutanları, eyalet valileri, beylerbeyleri, sancak beyleri, devletin dış ilişkilerini, maliyesini ve diğer bütün kurumlarını yönetenler hep bu okuldan yetişenlerdir. Böylece enderunun kuruluşunu takip eden yıllardan itibraen Osmanlı devlet kadroları Türk olmayanlar tarafından doldurulmağa başlanmış, biri süre sonra da yüksek devlet idarecileri arasında Türk'e rastlanmaz olmuştur. Acemi Oğlanlar Ocağı'ndan başlayıp Enderun'da devam eden eğitime rağmen, enderundan yetişenlerin çok büyük bir ekseriyeti Türk Milleti'ni hakir görmüş, aşağılamış, hakaretlerini yazılı belgeler halinde tarihe intikal ettirmiş, Türk Devleti'ne de ihanet etmişlerdir. Devşirmeliğin ve bu arada enderunun pek de aleyhinde olmadığı anlaşılan Osman Ergin, Enderunlular için Türkiye Maarif Tarihi'nde şunları yazmaktadır: "... Dili, dini ve milliyeti ayrı olan bu yabancı unusrlar arasında bu kadar adam yetişmekle ve bunlar Türk kültürüne, Türk Milleti'ne hizmet etmekle beraber, hatta Türk'ten, Arap'tan ziyade müslüman olmakla veya görünmekle beraber, içlerinde eski milliyetlerini hatırlayarak onu güden ve bu bakımdan Türk'e zarar veren, Türk'ü tahkir edenler de yok mudur? Şüphesiz vardır."